7 Şubat 2024 Çarşamba

Bir Dönemin Efsanesi: The Big Bang Theory

Amazon Prime Video'dan alınmıştır. 

Sitcom deyince dururum, sitcom deyince saygıyla eğilirim ^^ Kendi döneminde isim yapmış, sitcom listesine adını altın harflerle yazdırmış sitcomları izleyen biri olarak diyebilirim ki gerçekten muhteşem işler bulmak mümkün. Liste sağlam, rakipler fazla ama hepsi kendi alanının dehası olmayı başarmış durumda... Bunlardan biri var ki kalbimin sahibi, karanlık günlerimin güneşi!

The Big Bang Theory

Gerçekten zekice kurgulanmış karakterlere sahip, ciddi araştırmalar ve bilimsel veriler gerektiren bu sitcom'da oyuncuların işi de pek kolay değil. Bilim adamlarından oluşan arkadaş grubunun başrolde olduklarını ve hayatlarının da meslekleri etrafında döndüğünü düşünürseniz... Bir senaryo ezberlemekten çok daha fazlasını yaptıklarını söylemek mümkün. Sergiledikleri performans bakımından hepsi dahiyane işler koymuş ortaya, bir karakter yok ki üstüne oturmamış bir karakteri canlandırıyor diyeyim. Sevmediğim karakter yok muydu, vardı. Bernadette benim hiç sevemediğim, sevimli bulamadığım, tarzını ve ortaya koyduğu karakterin özelliklerini sevemediğim birisi oldu. Evliliğinde sarf ettiği sözler ve kariyer yarışı da cabasıydı. Ama ne yapalım, Howard kaptırdı bir kere gönlünü! :) 

Zekaları konusunda rakip tanımayan iki ev arkadaşı olan Lenord ve katlanması oldukça zor biri olan Sheldon Cooper! İkisinin muazzam bir kimyası vardı. Özellikle Sheldon karakterinin derinlerine inilmesi gerçekten çok iyiydi. İç dünyası ile dışarı yansıttığı o profil arasındaki uçurumu izlerken bazen içimde bir şeyler koptu. Toplum tarafından kabul görmek için toplumun belirlediği sınırlar arasında olmak gerekiyor mutlaka. Yoksa dışlanan, ötekileştirilen ve başarıları ile dahi kabul görmeyen bir insan haline geliyorsunuz. Sheldon da onlardan biriydi işte. Evet, zor bir karakter. Kuralları, çizgileri, beklentileri ve herkesi küçük gören yapısı çok katlanılası değil belki ama içinde sımsıcak bir kalbi olduğunu da gördük pekçok kez. Özellikle Leonard'a olan bağlılığının onu ne kadar etkilediğini gördüğümüz anlar oluyor. Bunlardan biri de Penny ile beraber yaşama kararı aldığı dönem verdiği tepki... Görünürde bencilce ve kendi çıkarları için buna tepki gösteriyor gibi dursa da sahip olduğu tek dostu kaybetmekten korkuyordu. Ki oldukça etkileyiciydi. 


Penny'i seviyorum. Tatlı ve bilmediği konulara karşı verdiği tepkiler çok eğlenceliydi. Fakat ben dizinin tamamında Leonard'a gerçekten aşık olduğuna asla inanmadım. Bir şekilde alışkanlığa bağlı bir ilişkinin devamlılığı olduğunu hissettim hep. Leonard tek başına aşıktı, tek başına evlendi. Birkaç konuda Leonard'ı yerin dibine sokmak için tetikte bekliyor hep Penny. Bir nevi aslında onu beğenmediği ve ondan memnun olmadığı iması var. Ama işte, yuvarlanıp gidiyor onlar da :)

Dizinin bence Sheldon sonrası gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu Amy' karakterine hayat veren Mayim Bialik'ti. Yani duruşu, hareketleri, yürüyüşü... Bir kadın her şeyiyle muazzam olabilir mi, oluyormuş. O kadar gerçekçi, o kadar tatlıydı ki. Onun o robotik ruhunun içerisinde yer alan masum kız çocuğu gerçekten çok güzeldi. Sheldon ile dünyanın en güzel ikilisi oldular mı? KESİNLİKLE! 

Biraz daha geri planda kaldığını düşündüğüm karakterler de olmadı değil. Rajesh mesela. Ailesi ve birkaç kız arkadaşına tanık olduysak da onun hikayesi de yarım kalanlardan oldu bence. Ben onun da şeytanın bacağını kırıp ''oh be!'' dediği bir hayatı kucaklamasını izlemeyi çok isterdim. Bilmem, haksız mıyım? Kunal Nayyar gerçekten çok tatlı, aksan dolu ingilizcesi ve masumluğuyla çok güzel bir karakter sundu ama. 

Dizinin sonuna gelirsek... 
İşte burası çok uzun bir mesele! 

Başarılı ve toplum tarafından tam puan alan sitcom'ların ortak özelliği olmaya başlayan bir durum var. Birincisi planlanan sezon sayısından önce final yapması. Raytingler şahane ilerlerken ve insanlar dahasını isterken her şeyi kesmek... Bu acımasızca geliyor bana. Burada 3-5 sezonluk bir diziden bahsetmiyoruz. Sitcom listesine adını yazdırmayı başarmış, ödüllere doyamamış bir sitcomdan bahsediyoruz. Bunun sebebi de önemli bir rolü üstlenen oyunculardan birinin gitme kararı alması oluyor. Burada da Jim Parsons o kişi. Elbette Sheldon gitti deseler, öldü deseler... Ne deseler olmaz. Sheldon'sız bir TBBT olması mümkün değil. Hal böyle olunca diziyi bitiriyorlar. O dönem işe ihtiyacı olduğu için bu duruma tepki gösteren oyuncular olmuş ancak onlar kim, bilinmiyor. 

Jim Parsons için çalkantılı bir döneme denk geliyor dizi bu arada. O dönem eşcinsel olduğu duyuluyor önce. Ardından da bir evlilik yapıyor. Sansasyonel bir olay haline geliyor ve sevenleri ikiye ayrılıyor. Bir grup kabul etmezken bir kısım ise destek veriyor ama neticede bir süre sonra hepsi unutuluyor. Dizi rayting kaybetmediği için şanslı sayılırız, bu diziden mahrum kalmak çok üzücü olurdu. 

Bir diğer durum da sitcom oyuncularının gerçek hayatta aslında çok da sağlam bağlara sahip olmaması. Bununun sebebi çoğunlukla maddi sorunlar oluyor. How I Met Your Mother'da da bunu görmek mümkün. Birbiriyle görüşen çok az oyuncu var ve toplam kaç kez bir araya geldiler planlayarak bilinmez... Onca yılı bir arada geçiren ve izleyenlerin kalbinde taht kuran insanları gerçek hayatta da görebilmek istiyor insan. (yazar kendine gönderme yapıyor :) ) 

Burada da durum pek farklı sayılmaz. Mayim Bialik ve Jim Parsons arkadaşlığının oldukça sıkı olduğunu biliyorum ancak onları da pek bir arada görmedim. Bir ödül töreninde Kaley Cuoco kime ödül vereceğini bilmeyerek sunuculuk yapıyor. Ödül sahibinin Jim Parsons olduğunu görünce ağlayarak ve çığlık atarak davet ediyor arkadaşını. Anlaşılan o ki dizide sevgisi tatmin edici olmayan Penny'miz, gerçekte dostlarına çok bağlı. Ama çok uzun zamandır bir araya geldiklerini görmedim maalesef. 

Planlanan 2 sezon daha vardı dizi için. 

Peki yarım kalmış gibi mi bitti dizi? Bence hayır. 

Çünkü bir şekilde her karakter için bir son çizildi. O buruk ayrılık havası geçti bence izleyenlere... Ama devam etse eder miydi, belki evet. Bu da Rajesh gibi karakterleri aydınlatmak için iyi bir yol olabilirdi. Ama diğer karakterler nasıl devam ederdi, onları devam ettirmek çok zorlama görünür müydü, evet mümkün. O yüzden belki de en doğrusu oldu. Bunun gerçek cevabını hiçbir zaman bilemeyeceğiz :) 

Dizinin bir başka kolu çıktı, Sheldon'ın çocukluğunu konu alan Young Sheldon 6 sezon ile izleyicileriyle buluştu. Çok bayıldığımı ya da gerekli olduğunu düşünmemekle birlikte sıkı TBBT severler için bir nebze özlemi dindirmeye yaradığını söyleyebilirim :) Ama gözler her zaman kapıdan içeri girecek olan Sheldon ve ona şaşkınlıkla bakan Leonard'ı özleyecek... Bu bir gerçek. 

Özetle kalbimde koskoca bir özlem ve sımsıcak bir sevgiyle, 

daima hatırlayacağım bir sitcom daha var artık. 

The Big Bang Theory! 

1 Yorumlar:

  1. Hayatımda en keyifle izlediğim ve en çok güldüğüm dizidir:)

    YanıtlaSil